Suresi.com.tr

Ana sayfa » » Kaf Suresi

Kaf Suresi

Kaf Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını başındaki “Kâf ” harfindenalmıştır. Sûrede başlıca İslâm inancının temel esasları çerçevesinde, Allah’ın birliğinin delilleri, Peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve geçmişteki inkârcı milletlerin başlarına gelen felaketler, uğradıkları azaplar konu edilmektedir.

İçindekiler

Kaf Suresi Arapça Oku

Kaf Suresi Arapça yazılı olarak okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

Kaf Suresi Arapça 1. Sayfa

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قٓ۠ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِۚ١بَلْ عَجِبُٓوا اَنْ جَٓاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْـكَافِرُونَ هٰذَا شَيْءٌ عَج۪يبٌ٢ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَاباًۚ ذٰلِكَ رَجْعٌ بَع۪يدٌ٣قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْاَرْضُ مِنْهُمْۚ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَف۪يظٌ٤بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُمْ فَهُمْ ف۪ٓي اَمْرٍ مَر۪يجٍ٥اَفَلَمْ يَنْظُرُٓوا اِلَى السَّمَٓاءِ فَوْقَهُمْ كَيْفَ بَنَيْنَاهَا وَزَيَّنَّاهَا وَمَا لَهَا مِنْ فُرُوجٍ٦وَالْاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا ف۪يهَا رَوَاسِيَ وَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍۙ٧تَبْصِرَةً وَذِكْرٰى لِكُلِّ عَبْدٍ مُن۪يبٍ٨وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً مُبَارَكاً فَاَنْبَتْنَا بِه۪ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَص۪يدِۙ٩وَالنَّخْلَ بَاسِقَاتٍ لَهَا طَلْعٌ نَض۪يدٌۙ١٠رِزْقاً لِلْعِبَادِۙ وَاَحْيَيْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتاًۜ كَذٰلِكَ الْخُرُوجُ١١كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَاَصْحَابُ الرَّسِّ وَثَمُودُۙ١٢وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَاِخْوَانُ لُوطٍۙ١٣وَاَصْحَابُ الْاَيْكَةِ وَقَوْمُ تُبَّعٍۜ كُلٌّ كَذَّبَ الرُّسُلَ فَحَقَّ وَع۪يدِ١٤اَفَعَي۪ينَا بِالْخَلْقِ الْاَوَّلِۜ بَلْ هُمْ ف۪ي لَبْسٍ مِنْ خَلْقٍ جَد۪يدٍ۟١٥

Kaf Suresi Arapça 2. Sayfa

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِه۪ نَفْسُهُۚ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَر۪يدِ١٦اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَم۪ينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَع۪يدٌ١٧مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَق۪يبٌ عَت۪يدٌ١٨وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ١٩وَنُفِـخَ فِي الصُّورِۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَع۪يدِ٢٠وَجَٓاءَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَٓائِقٌ وَشَه۪يدٌ٢١لَقَدْ كُنْتَ ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا فَـكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَٓاءَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَد۪يدٌ٢٢وَقَالَ قَر۪ينُهُ هٰذَا مَا لَدَيَّ عَت۪يدٌۜ٢٣اَلْقِيَا ف۪ي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَن۪يدٍۙ٢٤مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُر۪يبٍۙ٢٥اَلَّذ۪ي جَعَلَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَاَلْقِيَاهُ فِي الْعَذَابِ الشَّد۪يدِ٢٦قَالَ قَر۪ينُهُ رَبَّنَا مَٓا اَطْغَيْتُهُ وَلٰكِنْ كَانَ ف۪ي ضَلَالٍ بَع۪يدٍ٢٧قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ اِلَيْكُمْ بِالْوَع۪يدِ٢٨مَا يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِ۟٢٩يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَز۪يدٍ٣٠وَاُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّق۪ينَ غَيْرَ بَع۪يدٍ٣١هٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ اَوَّابٍ حَف۪يظٍۚ٣٢مَنْ خَشِيَ الرَّحْمٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَٓاءَ بِقَلْبٍ مُن۪يبٍ٣٣اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُلُودِ٣٤لَهُمْ مَا يَشَٓاؤُ۫نَ ف۪يهَا وَلَدَيْنَا مَز۪يدٌ٣٥

Kaf Suresi Arapça 3. Sayfa

وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَشَدُّ مِنْهُمْ بَطْشاً فَنَقَّبُوا فِي الْبِلَادِۜ هَلْ مِنْ مَح۪يصٍ٣٦اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ٣٧وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍۗ وَمَا مَسَّنَا مِنْ لُغُوبٍ٣٨فَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِۚ٣٩وَمِنَ الَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَاَدْبَارَ السُّجُودِ٤٠وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ٤١يَوْمَ يَسْمَعُونَ الصَّيْحَةَ بِالْحَقِّۜ ذٰلِكَ يَوْمُ الْخُرُوجِ٤٢اِنَّا نَحْنُ نُحْـي۪ وَنُم۪يتُ وَاِلَيْنَا الْمَص۪يرُۙ٤٣يَوْمَ تَشَقَّقُ الْاَرْضُ عَنْهُمْ سِرَاعاًۜ ذٰلِكَ حَشْرٌ عَلَيْنَا يَس۪يرٌ٤٤نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْاٰنِ مَنْ يَخَافُ وَع۪يدِ٤٥

Kaf Suresi Arapça Dinle

Kaf Suresi Arapça Dinle, Kaf Suresi’ni Abdulbaset Abdussamed’den Arapça dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kaf Suresi Türkçe Oku

Kaf Suresi Türkçe latin alfabeysiyle yüzünden okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kaf Suresi Türkçe 1. Sayfa

    Bismillahir rahmanir rahim.

  1. Kaf vel kur’anil mecid.
  2. Bel acibu en caehum munzirun minhum fe kalel kafirune haza şey’un acibun.
  3. E iza mitna ve kunna turaba, zalike rec’un baidun.
  4. Kad alimna ma tenkusul ardu minhum, ve indena kitabun hafizun.
  5. Bel kezzebu bil hakkı lemma caehum fe hum fi emrin mericin.
  6. E fe lem yanzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furucin.
  7. Vel arda medednaha ve elkayna fiha revasiye ve enbetna fiha min kulli zevcin behicin.
  8. Tebsıraten ve zikra li kulli abdin munibin.
  9. Ve nezzelna mines semai maen mubareken fe enbetna bihi cennatin ve habbel hasidi.
  10. Ven nahle basikatin leha tal’un nadidun.
  11. Rızkan lil ibadi ve ahyeyna bihi beldeten meyta, kezalikel hurucu.
  12. Kezzebet kablehum kavmu nuhın ve ashabur ressi ve semudu.
  13. Ve adun ve fir’avnu ve ihvanu lutın.
  14. Ve ashabul eyketi ve kavmu tubbain, kullun kezzeber rusule fe hakka vaidi.
  15. E fe ayina bil halkıl evvel, bel hum fi lebsin min halkın cedid.
  16. Kaf Suresi Türkçe 2. Sayfa

  17. Ve lekad halaknel insane ve na’lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh, ve nahnu akrebu ileyhi min hablil veridi.
  18. İz yetelakkal mutelakkiyani anil yemini ve aniş şimali kaidun.
  19. Ma yelfızu min kavlin illa ledeyhi rakibun atidun.
  20. Ve caet sekretul mevti bil hakk, zalike ma kunte minhu tehidu.
  21. Ve nufiha fis sur, zalike yevmul vaidi.
  22. Ve caet kullu nefsin meaha saikun ve şehidun.
  23. Lekad kunte fi gafletin min haza fe keşefna anke gıtaeke fe besarukel yevme hadidun.
  24. Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid.
  25. Elkıya fi cehenneme kulle keffarin anidin.
  26. Mennaın lil hayri mu’tedin muribin.
  27. Ellezi ceale meallahi ilahen ahara fe elkıyahu fil azabiş şedidi.
  28. Kale karinuhu rabbena ma etgaytuhu ve lakin kane fi dalalin baidin.
  29. Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil vaidi.
  30. Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma ene bi zallamin lil abid.
  31. Yevme nekulu li cehenneme helimtele’ti ve tekulu hel min mezidin.
  32. Ve uzlifetil cennetu lil muttekine gayre baidin.
  33. Haza ma tuadune li kulli evvabin hafiz.
  34. Men haşiyer rahmane bil gaybi ve cae bi kalbin munibin.
  35. Udhuluha bi selam, zalike yevmul hulud.
  36. Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezidun.
  37. Kaf Suresi Türkçe 3. Sayfa

  38. Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nakkabu fil bilad, hel min mahisin.
  39. İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem’a ve huve şehidun.
  40. Ve lekad halaknes semavati vel arda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamin ve ma messena min lugub.
  41. Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kablel gurub.
  42. Ve minel leyli fe sebbihhu ve edbares sucudi.
  43. Vestemi’ yevme yunadil munadi min mekanin karib.
  44. Yevme yesmeunes sayhate bil hakk, zalike yevmul huruci.
  45. İnna nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel masiru.
  46. Yevme teşakkakul ardu anhum siraa, zalike haşrun aleyna yesirun.
  47. Nahnu a’lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur’ani men yehafu vaidi.

Kaf Suresi Türkçe Meali Oku

Kaf Suresi Türkçe Meali okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kaf Suresi Türkçe Meali 1. Sayfa

    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Kaf. Şanlı Kur’an’a andolsun!
  2. Doğrusu kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da kafirler dediler ki: “Bu şaşılacak şey!
  3. Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit ha?! Bu, çok uzak bir dönüş!”
  4. Ancak, Biz yerin onlardan neyi (yiyip) eksilteceğini biliriz ve yanımızda içinde herşeyi muhafaza eden bir kitap vardır.
  5. Doğrusu, gerçek kendilerine geldiği zaman yalanladılar da şimdi karmakarışık bir ıstırap içindeler.
  6. Artık üstlerindeki göğe bir baksalar ya, Biz onu nasıl bina etmişiz ve süslemişiz; hiçbir gediği yok.
  7. Yeryüzünü de (nasıl) uzatmışız, ona ağır baskılar oturtmuşuz ve seyrine doyulmaz her türden çiftler bitirmişiz.
  8. Hakka yüz tutan her kulun gözünü, gönlünü açmak ve ibret almasını sağlamak için.
  9. Bir de gökten mübarek bir su indirip de onunla bağlar, bahçeler ve biçilecek taneler bitirmekteyiz.
  10. Ve tormurcukları üstüste dizilmiş göğe doğru yükselen yüksek hurma ağaçları.
  11. Bunlar, kullara rızık olmak üzeredir. Onunla ölü bir bölgeyi de diriltmekteyiz, işte o dirilip çıkış da böyledir.
  12. Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress halkı ve Semud da yalanladı.
  13. Ad, Firavun ve Lut’un yurttaşları da.
  14. Eyke halkı ve Tubba’ kavmi de. Bunların hepsi gönderilen peygamberleri yalanladılar da hak oldu azabım.
  15. Ya Biz artık birinci yaratış ile yorulu mu verdik? Doğrusu, onlar yeni bir yaratılıştan şüphe içindelerdir.
  16. Kaf Suresi Türkçe Meali 2. Sayfa

  17. Andolsun ki, insanı Biz yarattık, nefsinin onu ne ile vesveselendirdiğini biliriz ve Biz ona habl-i verid’den (şah damarından) daha yakınız.
  18. İki zabıt memuru (melek), sağda ve solda oturmuş zabıt tutarlarken.
  19. Her ne söz söylerse, mutlaka yanında hazır bir gözcü vardır.
  20. Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde: “İşte o senin kaçıp durduğun!” diye.
  21. Ve Sur üfürüldüğünde ki, işte o tehdit günüdür.
  22. Herkes gelecektir, yanında bir sevk memuru ve bir şahit olduğu halde.
  23. Andolsun ki, sen bundan bir gaflet içindeydin, şimdi senden perdeni açtık. Artık bugün gözün keskindir.
  24. Yanındaki diyecektir ki: “İşte bu yanımdaki hazır!”
  25. “Atın atın cehenneme her inatçı nankörü!
  26. Hayra engel, haşarı, şüpheci kafiri!
  27. Ki, Allah’ın yanında başka ilah tanımıştır; haydi ikiniz atın onu şiddetli azap içine!” (der Allah).
  28. Arkadaşı: “Ey Rabbimiz onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içindeydi!” der.
  29. Buyurur ki: “Huzurumda çekişmeyin! Ben, size önceden uyarı göndermiştim.
  30. Benim katımda söz değiştirilmez ve Ben kullara zulmedici değilim.”
  31. O gün ki, cehenneme: “Doldun mu?” diyeceğiz. O da: “Daha ziyade (fazla) var mı?” diyecek.
  32. Cennet de takva sahiplerine uzak olmayarak yaklaştırılmış olacak.
  33. İşte bu o size va’dolunan; her tevbekara, görevine riayet edene,
  34. görmediği halde Rahman’dan korkup O’na yönelen bir kalple gelen kimselere.
  35. Girin oraya selametle! Budur işte o sonsuzluk günü.
  36. Orada onlara ne dilerlerse vardır. Bizim katımızda ise fazlası vardır.
  37. Kaf Suresi Türkçe Meali 3. Sayfa

  38. Önlerinden nice nesilleri helat ettik ki, onlar bunlardan tutumca (kuvvetçe) daha çetindiler ve şehirlerde kaçacak delik aradılar. Var mı bir kaçacak yer?
  39. Şüphesiz ki, bu söylenende kalbi olan ve şuurla kulak tutan kimse için uyandıracak bir ihtar vardır.
  40. Andolsun ki Biz, o gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı.
  41. O halde onların laflarına karşı sabret ve Rabbini güneş doğmadan önce ve batmadan önce hamd ile tesbih et!
  42. Geceleyin de onu tesbih et, secdelerin ardından da.
  43. Ve o seslenenin yakın bir yerden bağıracağı günü dinle!
  44. Hakka çağıran o sayhayı (haykırışı) işitecekleri gün, işte o kabirlerden çıkış günüdür.
  45. Şüphesiz ki, Biz Biziz! Hem diriltiriz, hem öldürürüz ve dönüş de Bizedir.
  46. Yerin kendilerinden çatlayıp yarılacağı ve süratle koşacakları o gün. Bu ancak Bize kolay gelen bir toplamadır.
  47. Biz onların ne söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen de onlara karşı bir zorba değilsin. Şimdi benim tehditlerimden korkacaklara bu Kur’an ile öğüt ver!

Kaf Suresi Türkçe Meali Dinle

Kaf Suresi Türkçe Meali Dinle, Kaf Suresi Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN’in Türkçe Mealini, Ahmet DENİZ’den dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kaf Suresi Konusu

Kaf Suresi konusu, Sûre Kur’ân-ı Kerîm’in önemine dikkat çektikten sonra, Mekke döneminde iman konularına ağırlık verildiği için öldükten sonra hesap vermek ve dünyada elde edilen sonuca göre muamele görmek üzere dirilme olayını açıklamakta, buna Allah’ın ilim ve kudretinin yeterli olduğuna dair kanıtlar getirmekte, geçmiş zamanlarda peygamberlerine inanmayan toplulukların acı sonlarına ait bilgiler vermekte, Hz. Peygamber’i ve ashabını sabır ve ibadete teşvik etmekte, baş kısmında olduğu gibi yine Kur’an’ın bilgilendirme ve uyarma işlevine dikkat çekerek son bulmaktadır.

Kaf Suresi Nuzül

Mürselât sûresinden sonra ve Beled’den önce Mekke’de nâzil olmuştur. Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yarattığı, yorulduğu için de yedinci gün dinlendiği şeklindeki yahudi inancını reddeden 38. âyetin Medine’de indiğine dair bir rivayet vardır. Bu rivayet, Mekke döneminde halkın böyle bir bilgiye sahip bulunmadıkları için onu reddeden bir âyetin gelmesinin de uzak ihtimal olduğu düşüncesine dayanmaktadır. İbn Âşûr’un da haklı olarak ifade ettiği gibi, bu gerekçe 38. âyetin Medine’de geldiğini göstermez; çünkü Mekkeliler’in çevreyle kültürel ilişkileri vardı, bu bilgiyi Medine civarındaki yahudilerden öğrenmiş olabilirlerdi; ayrıca Allah Teâlâ her şeyi biliyordu ve gerekli gördüğü için bu inancı reddeden bir âyet gönderebilirdi (XVI, 274).

Kaf Suresi Fazileti

Kaf Suresi fazileti, Sahâbe döneminden beri Kur’an’ı düzenli ve devamlı okuyan müslümanlar, günlük okunacak bölümleri, sûrelerin uzunluklarını göz önüne alarak ayırmışlar, bu ayırmaya tahzîb, her bölüme de hizb demişlerdir. İlk bölüm üç sûredir: Bakara, Âl-i İmrân ve Nisâ. İkinci bölüm beş sûredir: Mâide, En‘âm, A‘râf, Enfâl, Tevbe (Berâe). Üçüncü bölüm yedi sûredir: Yûnus, Hûd, Yûsuf, Ra‘d, İbrâhim, Hicr, Nahl. Dördüncü bölüm dokuz sûredir: İsrâ, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, Mü’minûn, Nûr, Furkån. Beşinci bölüm on bir sûredir: Şuarâ, Neml, Kasas, Ankebût, Rûm, Lokmân, Secde, Ahzâb, Sebe’, Fâtır, Yâsîn. Altıncı bölüm 13 sûredir: Sâffât, Sâd, Zümer, Mü’min (Gåfir), Fussılet, Şûrâ, Zuhruf, Duhân, Câsiye, Ahkåf, Muhammed, Fetih, Hucurât. Bundan sonraki bölümlerin genel adı “mufassal”dır; bunların uzun olanları Kåf, vasat (orta uzunlukta olanları) Abese, kısa (kısâr) olanları ise Duhâ sûreleri ile başlamaktadır. Mufassal genel bölümünün başında Hucurât mı yoksa Kåf mı bulunduğu konusunda görüş ayrılığı bulunmakla beraber çoğunluk Kåf sûresini mufassal bölümünün ilk sûresi olarak kabul etmişlerdir (İbn Kesîr, VII, 370-371; İbn Âşûr, XXVI, 214).Kåf sûresini, Hz. Peygamber’in cuma hutbesinde, kurban ve ramazan bayramlarında, sabah namazının farzında sık sık okuduğuna dair sağlam rivayetler vardır (Müslim, “Salât”, 165-171).

Kaf Suresi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Kaf Suresi Kur’an-ı Kerim’de kaçıncı sayfadadır?

Kaf Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 517. sayfada başlar, 519. sayfada biter.

Kaf Suresi kaç ayettir?

Kaf Suresi, 45 ayetten oluşur.

Kaf Suresi hangi cüzde yer alır?

Kaf Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 26. cüzde yer alır.

Kaf Suresi kaç sayfadır?

Kaf Suresi, Kur’an-ı Kerim’de toplam 3 sayfa içinde yer alır.

Kaf Suresi Tefsiri

Kur’an Yolu Tefsiri kitabından Kaf Suresi Tefsiri aşağıdadır.

Kaf Suresi 1-11. Ayet Tefsiri

Hz. Peygamber’in Kur’an (vahiy) yoluyla alıp tebliğ ettiği inanç esasları içinde en önemlileri; bir tek Allah’a kulluk (tevhid) ve öldükten sonra yeniden dirilme, hesap verme, cennet veya cehenneme girmedir (âhiret). Müşriklerin yeniden dirilişi inkâr etmeleri üzerine onları ikna etmek maksadıyla Allah’ın ilmine, kudretine dikkat çekilmekte; insanlar ilk yaratılış ile çevrelerinde olup bitenlere, içinde yüzdükleri nimetlere bakarak yeniden yaratma ve diriltmenin mümkün olduğu konusunda düşünmeye teşvik edilmektedir. Müşriklerin hep tekrarladıkları bir şüpheleri vardır: “Çürüyüp dağılmış, başka maddelere dönüşmüş bedene can vermek nasıl mümkün olabilir?” Kur’an’ın bu şüpheye karşı ileri sürdüğü delilin iki önemli unsuru vardır: 1. Her şeyi yok iken var eden Allah yeniden var etmeye elbette kadirdir. 2. Ölen insanda neyin kaldığını, neyin eksildiğini, nelerin başka maddelere dönüştüğünü Allah eksiksiz olarak bilmektedir; bunların benzerini yaratmak ve ruhu bu bedene iade etmek O’nun için zor değildir.774 yılında (1372) vefat eden tarihçi ve tefsirci İbn Kesîr 1. âyetin tefsirinde “Kâf”ı açıklarken, gelenekte ilim, tenkit ve aklın ne ölçülerde kullanıldığını gösteren şu önemli tesbit ve görüşleri ortaya koymuştur: “Eskilerden (selef) bazıları –Arap alfabesinden bir harf olan– Kâf’ın bir dağ olduğunu ve bütün dünyayı kuşattığını… ifade etmişlerdir. Sanırım bu da, Ehl-i kitap’tan bazı şeylerin alınıp nakledilebileceği görüşüne dayalı olarak İsrâiloğulları’ndan (İsrâiliyat’tan) alınmıştır. Bana göre bu gibi sözler, onların zındıkları tarafından, insanların din konusundaki bilgi ve inançlarını bozmak için uydurulmuştur. Bizim ümmetimizde bile bu kadar büyük din âlimleri, önderleri, hadis uzmanları bulunduğu ve aradan da fazla zaman geçmediği halde Peygamberimiz adına hadis uydurulduğuna göre –peygamberlerinden sonra bu kadar zamanın gelip geçtiği, âlimlerinin kitabı tahrif ettiği ve fâsıklığa saptığı bilinen– İsrâiloğulları’nda bu gibi hurafelerin uydurulup yayılması tabiidir. İsrâiloğulları’ndan bazı şeylerin nakledilebileceğini söyleyen rivayet, aklın câiz gördüğü haber ve bilgilerle sınırlıdır. Akıl yönünden imkânsız ve asılsız olduğu açık olan, yalan olduğu konusunda kuvvetli kanaat bulunan hurafeler bu cevaz (nakledilmesi câiz görülen haberler ve bilgiler) sınırı içine girmez” (VI, 395). Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 105-106

Kaf Suresi 12-14. Ayet Tefsiri

Burada adı geçen topluluklar (ümmetler, kavimler, kabileler) tıpkı Mekke müşrikleri gibi peygamberlerini yalanlamış, onlara inanmamış, tevhid inancının yayılmasını engellemek üzere mücadele vermiş, fakat sonunda mağlûp ve perişan olmuşlar, âhiretten önce dünyada cezalarını bulmuşlardır. Bunlar anılarak bir yandan müşrikler uyarılmakta, bir yandan da Peygamberimize moral verilmektedir. Burada anılan topluluklar hakkında aşağıda gösterilen yerlerde bilgi verilmiştir:Nûh: Yûnus 10/71-74; Hûd 11/25; Ress (Arabistan’ın orta bölgesinde yaşamış, Semûd kavminin Nabatî koluna bağlı bir topluluktur): Furkan 25/38; Semûd (Âd kavminin bir kolu olup Kur’an’ın atıf yaptığı dönemde Hicaz’ın Suriye sınırına yakın bir yerinde oturuyorlardı): A‘râf 7/73; Lût’un kardeşleri (Lût peygamberin mensup bulunduğu topluluk kastedildiği için bu ifade kullanılmıştır): Hûd 11/70; Hicr 15/61-62; Eyke halkı (Tevrat’ta Midian şeklinde geçen Medyenliler’dir): Şuarâ 26/176-177; Tübba‘: Duhân 44/37; Âd: A‘râf 7/65; Firavun: A‘râf 7/103; Yûnus 10/75-93; Tâhâ 20/25. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 106-107

Kaf Suresi 15. Ayet Tefsiri

“İlk yaratışta acze düştük mü?” şeklinde çevirdiğimiz cümleyi, “İlk yaratma sebebiyle yorgun mu düştük?” diye çevirmek de mümkündür. Bu takdirde, Allah’ın evreni altı günde yarattığı ve yorulduğu için yedinci gün dinlenmeye çekildiği” şeklindeki yahudi inancı, ileride 38. âyette gelecek olan açık ifadeden önce burada da üstü kapalı olarak reddedilmektedir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 107

Kaf Suresi 16-35. Ayet Tefsiri

Ölümden sonra diriliş ve âhiret hayatı hakkındaki haberler karşısında tereddüde düşen ve bunları inkâr edenlere önce akıllarını kullanarak düşünmeleri tavsiye edilmiş ve bu düşünceyi sağlıklı bir sonuca ulaştırabilmeleri için de bazı ipuçları verilmişti. Bu gruptaki âyetlerde ise, “vukuu, imkânın en güçlü delili olduğu, yani bir şeyin fiilen gerçekleşmiş bulunması, onun olabilirliğini gösteren en güçlü kanıt” olduğu için insanın ölümünden başlayarak karşılaşacağı olaylar ve oluşlar sıralanmıştır.Muhammed Esed gibi bazı yorumcular, bu âyetlerde geçen “iki alıcı, arkadaş, sürücü ve tanık” gibi kelimeleri insanın dışındaki şuurlu varlıklar olarak değil, içindeki duygular, içgüdüsel dürtüler ve arzular ile akıl olarak yorumlamışlardır. İfade (lafız) bu yoruma müsait olmadığı için de zorlanmışlardır. Bize göre Kur’an’da, insanın içindeki duygular, içgüdüler, dürtüler ile sağduyu, kendilerine mahsus kelimelerle (nefis, kalp, basar, basiret, hevâ, tefekkür, akıl …) anlatılmış, bunların işlevleri ve işleyiş biçimleri hakkında yeterli bilgi verilmiştir. Yine Kur’an’da insanı dışarıdan etkileyen insan, cin, şeytan, arkadaş ve meleklerden de söz edilmiştir. Bunların birini diğerine indirgemek, bir kısmıyla diğerlerinin kastedildiğini söylemek için mâkul ve haklı bir sebep yoktur. Melek başka, akıl ve sağ duyu başkadır; şeytan başka, nefis ve hevâ başkadır. Âyetlerin oluşturduğu tablo şöyledir: İnsanı yok iken yaratan Allah onun içini dışını, bütün gizliliklerini bilmektedir. İnsanların sağ ve sollarında bulunan, yapıp ettiklerini eksiksiz kaydetmekle yükümlü bulunan iki melek bu işi, “hâşâ Allah bilsin veya unutmasın diye değil”, kullar için bir belge olsun diye kaydetmektedir. Onlar bu kayıt işlemini yaparken, insana kendinden daha yakın olan Allah zaten her şeyi bilmektedir. Bir gün ecel gelip insan son anlarını yaşarken dünya ile şuur bağlantısı kesilecek, sekerat (ölüm sarhoşluğu) hali yaşanacaktır. Ölüm vuku bulduktan sonra insanlar, diriliş borusu çalınıncaya kadar kabir (berzah) âleminde kalacaklar, dirilişten sonra mahşerde toplanacaklar, dünyada göremedikleri bir kısım gerçekleri (gayb âlemine ait olayları, melekleri, şeytanları) açıkça görecek, Kur’an’ın söylediklerinin doğru olduğunu gözlemleyerek anlayacaklardır. Sonra yanlarında bir “sürücü melek” (âdeta zaptiye, jandarma) bir de “tanık” (yazıcı melek veya amel defteri) ile teker teker ilâhî huzura alınacak, suçu başkalarına (meselâ şeytana) atmak suretiyle yapacağı savunmaya cevap verilecek, insanlar neyi hak ettiklerini anladıktan sonra cehenneme veya cennete gireceklerdir. Cehenneme gireceklerin yüzlerine karşı hüküm okunurken hangi suçlardan ve günahlardan dolayı bu cezayı hak ettikleri ibret verici bir üslûpla açıklanmaktadır: Küfür ve inkârda inat ve ısrar etmek, iyiliği engellemek, hak tanımamak, hakka tecavüz etmek, insanların inançlarını sarsmak için faaliyet göstermek, hepsinden ağır olarak da tevhid inancından sapmak, Allah’a ortak koşmak.27. âyette insanın yandaşı ile aralarında geçen tartışma, İbrâhim sûresinde (14/22), yandaşın kim olduğu da açıklanarak şöyle anlatılmıştır: “Allah’ın hükmü yerine getirilince şeytan şöyle der: ‘Şüphesiz Allah size gerçek bir vaadde bulunmuştu; ben de size bir söz verdim ama yalancı çıktım. Aslında benim sizi zorlayacak gücüm yoktu; benim yaptığım size çağrıda bulunmaktan ibarettir; siz de benim çağrıma uydunuz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Ben daha önce de beni Allah’a ortak koşmanızı reddetmiştim.’ Doğrusu zalimler için elem verici bir azap vardır.” 35. âyette, “Üstelik katımızda fazlası da vardır” buyuruluyor. İnsanlar dünyada kendilerine verilen bilme ve anlama kabiliyetine göre nimet talebinde bulunuyor, mutluluğa vesile olacak şeyler istiyorlar. Halbuki ebedî âlemde insanları mutlu kılacak mânevî nimetler, dünyada bilinen, düşünülen, hayal edilen ve istenenlerle sınırlı değildir; orada rıdvân (Allah’ın razı olduğunu ilân etmesinden hâsıl olan hal, kemal ve zevk), müşâhede-i cemâl (Allah’ı nasıllık ve niceliğin ötesinde bir idrak ile görmek) gibi saadet vesileleri vardır. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 109-111

Kaf Suresi 36-37. Ayet Tefsiri

Bu sûrede olduğu gibi başkalarında da, Hz. Peygamber’in muhatabı olan Araplar’dan önce gelip geçmiş topluluklara ve medeniyetlere işaret edilmiş; çok güçlü kavimlerin, bazan izleri bile kalmaksızın yok olup gittikleri, güçlerinin, ihtişamlarının, bilgi ve becerilerinin korkunç âkıbetlerini engelleyemediği anlatılmıştır. Bu anlatılanlardan ve tarih bilgisinden istifade edebilmek ve ibret alabilmek için ya insanda gördüklerini değerlendirerek sonuç çıkarabilecek bir aklî kapasiteye ya da anlatılanları peşin hükümden ve şartlanmışlıklardan arınarak dinlemeye ihtiyaç vardır. Bütün mârifet ve sorumluluk tebliğ edende, anlatanda değildir, dinleyene de iş düşmektedir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 112

Kaf Suresi 38. Ayet Tefsiri

Eldeki Tevrat nüshalarında Allah’ın evreni altı günde yarattığı, yedinci gün –yaratmayı bitirmiş olduğu için– istirahat ettiği ve o günü kutsal kıldığı yazılmıştır (Tekvin, 1-2). Konumuz olan âyette ise göklerin ve yerin altı günde yaratıldığı gerçeği teyit edilmekte, fakat yedinci gün dinlenme haberi ve inancı reddedilmektedir; çünkü yorulma ve dinlenme kavramları Allah’ın bildirdiği yüce sıfatlarına ters düşmektedir. Yerin ve göklerin altı günde yaratılması da yoruma açık bir ifadedir. Bu sözü lugat mânasıyla alıp dünyevî zaman ölçülerine göre yirmi dörder saatten oluşan altı gün şeklinde değerlendirmek de doğru olmaz (bu konuda bilgi için bk. A‘râf, 7/54). Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 112-113

Kaf Suresi 39-40. Ayet Tefsiri

Sûre Mekke’de nâzil olduğuna ve bu sırada henüz beş vakit namaz farz kılınmadığına göre, âyetlerde zikredilen vakitlerde Allah’ı hamd ve tesbih (tenzih) ile anmayı, nâfile namaz veya doğrudan zihin ve dil ile anma şeklinde anlamak bize göre en doğrusudur. Tefsircilerin bir kısmı, güneş doğmadan önceki hamd ve tesbihi sabah namazı, batmadan öncekini öğle ve ikindi namazları, gecenin bir kısmındakini akşam ve yatsı namazları, secdelerin ardından yapılması istenen tesbihi ise nâfile (sünnet) namazları olarak yorumlamışlardır. Bu anlayışın doğru olabilmesi için beş vakit namazın Mekke döneminde –alıştırmak üzere– nâfile olarak tavsiye edildiğini, Medine’ye hicretten sonra da farz kılındığını varsaymak gerekir. Konuya açıklık getiren sahih hadisler de vardır:a) Cerîr b. Abdullah isimli sahâbî anlatıyor: Hz. Peygamber ile beraber oturuyorduk, dolunayın bulunduğu gece idi, aya baktı ve şöyle buyurdu: “Bakın, şu ayı nasıl görüyorsanız rabbinizi de böyle, zahmet çekmeden göreceksiniz. Güneş doğmadan ve batmadan namaz kılmayı engelleyen şeylerin üstesinden gelebilirseniz kılın.” Râvi Cerîr, bununla sabah ve ikindi namazlarının kastedildiğini söylemiş, sonra da açıklamakta olduğumuz âyeti okumuştur (Müslim, “Mesâcid”, 211). Râvi bu ifadeyi sabah ve ikindi namazları olarak yorumlamış olsa da, “yapabilirseniz, meşgaleleri yenebilirseniz” mânasına da gelen şart, kastedilen namazın farz namaz olmadığını göstermektedir.b) Geceleyin uyanıp da “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’lmülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr. Sübhânallâhi ve’lhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm” diyen, sonra da bağışlanmayı dileyen bağışlanır, dua edenin duası kabul edilir, abdest alanın (ve namaz kılanın namazı) makbul olur” (Buhârî, “Teheccüd”, 21). Bu hadis de gece zikrinin (tesbihinin) ne olduğunu açıklamaktadır.c) Hz. Peygamber’in namazlardan sonra, bugün de söylemeye devam ettiğimiz sözleri (zikir ve tesbihleri) söylediği sahih kaynaklarda yer almaktadır (meselâ bk. Müslim, “Mesâcid”, 135-146). Vahiy dilinde namaz, secde kelimesiyle de ifade edilmektedir, her secdeden sonra yapılacak zikir ve tesbihin ne olduğu da bu hadislerden anlaşılmaktadır.Müşriklerin sözlü sataşmalarına ve iftiralarına karşı sabır tavsiye edilirken arkasından namaz ve zikir tedbirine yer verilmesi, namaz ve zikirle (Allah’ı anma, O’nunla gönül ve şuur ilişkisini diri tutma) sabır, direnme ve dayanma arasında sıkı bir ilişkinin bulunduğunu göstermektedir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 113-114

Kaf Suresi 41-42. Ayet Tefsiri

Bu iki âyet aynı olayı anlatan âyetler olarak alınırsa Peygamber efendimizin sûru dinlemesi emredilmiş olmaktadır. O anda sûra üfürülmediğine (diriliş borusu çalınmadığına) göre, bundan maksat kıyametin yakın olduğunu anlatmaktır. Nidânın yakın bir yerden gelmesi de, bütün yeryüzündeki insanlara seslenildiği halde her bir ferdin bu seslenişi kulağının dibinde imiş gibi açık, net ve yakından duyacağını ifade etmektedir. Bu iki âyetten birincisi Hz. Peygamber’in hayatında olan seslenişle, ikincisi ise kıyamet seslenişi ile ilgili olarak yorumlanırsa, Hz. Peygamber’in kulak vereceği seslenişi vahiy olarak anlamak gerekecektir. “Çıkış günü” temsilî olarak dirilerek kabirlerden çıkmayı (ba‘sü ba’de’lmevt) ifade etmektedir. Bunu “fâni dünyadan ebedî âleme intikal” şeklinde anlamak da mümkündür. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 114

Kaf Suresi 43. Ayet Tefsiri

Biz, ancak biz hayat verir ve öldürürüz, dönüş de elbet bizedir. Kaynak :

Kaf Suresi 44. Ayet Tefsiri

“Göz açıp yumuncaya kadar”, çabucak olacak şey nedir? Bu konuda üç yorum yapılabilir: 1. Yerkürenin çabucak yarılıp parçalanarak dağılması. 2. Kabirlerin kısa bir sürede açılıp içindekilerin dirilerek çıkmaları. 3. Yerküre parçalanıp dağılırken Allah’ın, dirilttiği kullarını göz açıp yumuncaya kadar mahşerde toplaması. Biz meâlde ikinci yorumu tercih etmiş olduk. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 114

Kaf Suresi 45. Ayet Tefsiri

Müşrikler, Hz. Peygamber hakkında çeşitli söylentiler çıkarıyor, “deli, şair, masalcı…” diyorlar, bu da onu üzüyordu. Allah Teâlâ “Onların ne dediklerini biz daha iyi biliyoruz” buyurarak peygamberini teskin etmekte, bütün yapıp ettikleri karşısında onlara imkân ve özgürlük vermesinin bir hikmeti olduğuna dikkat çekmektedir. Bu arada peygamberin görevi, insanları imana ve dini hayata zorlamak değil, Kur’an’ı durmadan okuyarak, açıklayarak tebliğde bulunmak, insanları dine ve hakka çağırmaktır.Kur’an’ın Allah nezdindeki değerine dikkat çekerek başlayan sûrenin, yine Kur’an’ın dini tebliğdeki önemine ve yerine işaret ederek son bulması, tebliğ ve telkinde asıl konuyu vurgulama yöntemi bakımından da ilgi çekicidir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 114-115

Kaf Suresi Hakkında

Mekke döneminde Mürselât sûresinden sonra nâzil olmuştur. Kırk beş âyet olup fâsılası ب، ج، د، ر، ص، ظ harfleridir. Adını ilk âyetin başındaki kāf harfinden almıştır. Bâsikāt sûresi olarak da isimlendirilir. Sûrelerin ihtiva ettiği âyet sayısına göre yapılan sınıflandırmada tıvâl-i mufassal grubunda yer alanların bu sûreyle başladığı kabul edilmektedir (Elmalılı, VI, 4489).

Kāf sûresinde, ölümden sonra yeniden dirilişle bunu inkâr edenlerin uyarılması ve iman edenlerin müjdelenmesi, peygamberlerini yalanlayan kavimlerden bazı örnekler verilerek bunların sonlarının hatırlatılması, kavminin inkârcı ve yıkıcı tavırlarına karşı Hz. Peygamber’e teselli ve güven telkin edilmesi, inkârcıların âhirette karşılaşacakları cezalar ve inananlara verilecek nimetler gibi konular çarpıcı bir ifade örgüsü ve etkileyici bir üslûpla anlatılmıştır. Bölümler arasındaki uyum sûrenin bir defada indirildiğini göstermektedir. Sûrenin başındaki kāf harfinin ne anlama geldiği konusunda ileri sürülen çeşitli görüşler arasında bu harfin yeryüzünü kuşatan bir dağı ifade ettiği söylenmekle birlikte (Taberî, XXVI, 93) bu rivayetin İsrâilî hurafelerden olduğu belirtilmiştir (İbn Kesîr, IV, 221).

Kāf sûresinin muhtevasını iki bölümde ele almak mümkündür. Birinci bölümde (âyet 1-15), müşriklerin kendilerine gönderilen peygamberi ve ölümden sonra dirilmeyi yalanladıklarına dikkat çekilerek Allah’ın kudretine işaret eden kozmolojik delillerden örnekler verilir; gökyüzü, yeryüzü, dağlar, gökten indirilen sular, hurma ağaçları, bahçeler ve bitkilere dikkat çekilir; böylece insanlar bunların yaratılışındaki hikmeti kavramaya ve düşünmeye teşvik edilerek bu deliller dikkate alındığında insanları ölümden sonra diriltmenin Allah için kolay olacağı bildirilir. Aynı bölümde ayrıca, daha önceki bazı kavimlerin kendilerine gönderilen peygamberleri yalanladıklarına dikkat çekilir. Bu kavimlerin yalnız isimlerinin zikredilip ayrıntıya girilmemiş olması, o dönemdeki Araplar’ın onlar hakkında mâlûmat sahibi olduklarını gösterebileceği gibi buradaki amacın söz konusu toplulukların tarihlerini anlatmak değil davranışlarının onları sürüklediği âkıbeti haber vermek suretiyle muhatapların ibret almalarını sağlamak olduğu da söylenebilir. Öte yandan burada, karşılaştığı yalanlamanın kendisinden önceki peygamberlerin de başına geldiğini hatırlatmak suretiyle Resûl-i Ekrem’i teselli amacı da güdülmektedir.

Sûrenin ikinci bölümünde (âyet 16-45), inkârcıların ölümden sonra dirilme konusundaki şüphelerine karşı insanın yaratılışına dikkat çekilerek insanı yaratan gücün onun en gizli duygu ve düşüncelerini dahi bildiği ifade edilir. Bu kısımda, muhatapların bilhassa âhiret hayatı konusuna dikkatlerini yoğunlaştırarak içlerinde ürperti uyandırmayı, böylece kendilerini dehşetli sondan korumayı hedefleyen bir üslûp hâkimdir. Ayrıca takvâ sahiplerine âhirette verilecek nimetlerden de bahsedilir. Bu bölümde yer alan, “Biz insana şah damarından daha yakınız” meâlindeki âyet (âyet 16), insanın bütün eylem ve düşünceleri konusunda derin bir sorumluluk bilinci taşıması gerektiğini vurgulaması açısından çok anlamlıdır. Sûrenin sonlarına doğru Hz. Peygamber’in kendisine inanmayanların sözlerine karşı sabırlı olması öğütlenerek günün değişik vakitlerinde Allah’ı saygı ve övgüyle anması istenir. Kıyamet ve mahşer sahnesine kısa ve etkili ifadelerle tekrar temas eden âyetlerin ardından sûre, inatçı müşriklerin neler söylediklerini Allah’ın çok iyi bildiğini, Resûl-i Ekrem’in onları inanmaya zorlamak gibi bir görevinin bulunmadığını belirten ve Allah’ın uyarılarından yararlanabilecek iyi niyetli insanlara Kur’an aracılığıyla uyarıda bulunmasını emreden âyetle sona ermektedir.

Hz. Peygamber bayram namazlarında Fâtiha’dan sonra Kāf ve Kamer sûrelerini okumuştur (Müslim, “Śalâtü’l-Ǿîdeyn”, 14, 15; Nesâî, “Śalâtü’l-Ǿîdeyn”, 12). Ayrıca bu sûre, Resûlullah’ın özellikle sabah namazlarının ilk rek‘atında sıkça okuduğu sûreler arasında yer alır (Dârimî, “Śalât”, 66; Müslim, “Śalât”, 168-169). Diğer taraftan Hz. Peygamber’in cuma hutbelerinde de çoğunlukla Kāf sûresini okumuş olması sûrenin ihtiva ettiği konuların, özellikle âhiretle ilgili açıklamaların ve uyarıların önemine, bunların insanlara sıkça hatırlatılmasının gerekliliğine işaret etmektedir. Resûl-i Ekrem’in komşusu Ümmü Hişâm bint Hârise, Kāf sûresini cuma hutbelerinde Resûlullah’tan dinleyerek ezberlediğini belirtmektedir (Müslim, “CumǾa”, 50-52). Bazı tefsirlerde yer alan, “Kāf ve’l-Kur’âni’l-mecîd’i öğrenin” (Âlûsî, XXVI, 171) ve, “Kim Kāf sûresini okursa Allah onun ölüm sıkıntılarını hafifletir” (Zemahşerî, IV, 13) şeklindeki hadislerin sahih olmadığı kabul edilmiştir (İbn Arrâk, I, 297; Muhammed et-Trablusî, I, 1006).

Kāf sûresi hakkında müstakil çalışmalar da yapılmıştır. İbrâhim Kuşeyrî’nin Tefsîr-i Sûre-i Ķāf (Samsun Gazi Ktp., nr. 828) ve Abdülmün‘im Memdûh Ramâh’ın, Tefsîru sûreti Ķāf ve’l-edilletü fîhâ Ǿale’l-baǾŝ ve’l-cezâ (Kahire 1987) adlı eserleri bunlar arasında sayılabilir. Ahmed b. Şâkir el-Huzeyfî, Uśûlü’l-Ǿaķīde min ħilâli sûreti Ķāf adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1407/1987, Medine, el-Câmiatü’l-İslâmiyye).

BİBLİYOGRAFYA:

Dârimî, “Śalât”, 66; Müslim, “Śalât”, 165-169, “Śalâtü’l-Ǿîdeyn”, 14, 15, “CumǾa”, 50-52; Nesâî, “Śalâtü’l-Ǿîdeyn”, 12; Taberî, CâmiǾu’l-beyân, XXVI, 93-115; Zemahşerî, el-Keşşâf (Beyrut), IV, 3-13; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîĥu’l-ġayb, XXVIII, 145-192; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿân, [baskı yeri ve tarihi yok] (Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye), IV, 220-231; İbn Arrâk, Tenzîhü’ş-şerîǾa, I, 297; Muhammed et-Trablusî, el-Keşfü’l-ilâhî Ǿan şedîdi’ż-żaǾf ve’l-mevżûǾ ve’l-vâhî (nşr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr), Mekke 1408, I, 1006; Âlûsî, Rûĥu’l-meǾânî, XXVI, 170-195; Şevkânî, Fetĥu’l-ķadîr, V, 70-82; Elmalılı, Hak Dini, VI, 4488-4524; M. Tâhir b. Âşûr, Tefsîrü’t-taĥrîr ve’t-tenvîr, [baskı yeri ve tarihi yok], XII, 273-334; Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân (trc. Ahmed Asrar), İstanbul 1997, VI, 45-72.

Kâmil Yaşaroğlu


Bu sayfayı sevdiklerinle paylaşarak bize destek olmak ister misin?

TwetlePaylaşPinterestRedditTumblrLinkedin

Kaf Suresi ile ilgili yorum yap




Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Suresi.com.tr - 2020