Suresi.com.tr

Ana sayfa » » Kafirun Suresi

Kafirun Suresi

Kafirun Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 6 âyettir. “Kâfirûn”, inkârcılar demektir.

İçindekiler

Kafirun Suresi Arapça Oku

Kafirun Suresi Arapça yazılı olarak okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

Kafirun Suresi Arapça 1. Sayfa

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْـكَافِرُونَۙ١لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ٢وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ٣وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ٤وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ٥لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ٦

Kafirun Suresi Arapça Dinle

Kafirun Suresi Arapça Dinle, Kafirun Suresi’ni Abdulbaset Abdussamed’den Arapça dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kafirun Suresi Türkçe Oku

Kafirun Suresi Türkçe latin alfabeysiyle yüzünden okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kafirun Suresi Türkçe 1. Sayfa

    Bismillahir rahmanir rahim.

  1. Kul ya eyyuhel kafirun.
  2. La a’budu ma ta’budun.
  3. Ve la entum abidune ma a’bud.
  4. Ve la ene abidun ma abedtum.
  5. Ve la entum abidune ma a’bud.
  6. Lekum dinukum ve liye din.

Kafirun Suresi Türkçe Meali Oku

Kafirun Suresi Türkçe Meali okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kafirun Suresi Türkçe Meali 1. Sayfa

    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. De ki: “Ey kafirler,
  2. tapmam o taptıklarınıza!
  3. Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz.
  4. Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.
  5. hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz.
  6. Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)!

Kafirun Suresi Türkçe Meali Dinle

Kafirun Suresi Türkçe Meali Dinle, Kafirun Suresi Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN’in Türkçe Mealini, Ahmet DENİZ’den dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kafirun Suresi Konusu

Kafirun Suresi konusu, Sûrede Hz. Peygamber’in inkârcılarla şirk ve sapkınlıkta birleşemeyeceği kesin bir üslûpla ifade edilmekte ve inancın şirkten uzak tutulması hedeflenmektedir.

Kafirun Suresi Nuzül

Mushaftaki sıralamada yüz dokuzuncu, iniş sırasına göre on sekizinci sûredir. Mâûn sûresinden sonra, Fîl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (bk. Şevkânî, V, 597). Tefsirlerde anlatıldığına göre Kureyşliler Hz. Peygamber’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber de “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!” demiş; bu defa Kureyşliler, “Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler. Bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir (Taberî, XXX, 213-214; Kurtubî, XX, 225).

Kafirun Suresi Fazileti

Kafirun Suresi fazileti, Müfessirler bu sûrenin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber’in, “Kul hüvellahu ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Kul yâ eyyühel-kâfirûn ise dörtte birine denktir” buyurduğunu; Sahâbe’den birine, “Uyumak üzere yatağına yattığında Kul yâ eyyuhel-kâfirûn sûresini oku; bunu okursan şirk inancına sapmaktan korunursun” dediğini naklederler (İbn Kesîr, VIII, 526; Şevkânî, V, 597-598).

Kafirun Suresi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Kafirun Suresi Kur’an-ı Kerim’de kaçıncı sayfadadır?

Kafirun Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 603. sayfada yer alır.

Kafirun Suresi kaç ayettir?

Kafirun Suresi, 6 ayetten oluşur.

Kafirun Suresi hangi cüzde yer alır?

Kafirun Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 30. cüzde yer alır.

Kafirun Suresi kaç sayfadır?

Kafirun Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 1 sayfa içinde yer alır.

Kafirun Suresi Tefsiri

Kur’an Yolu Tefsiri kitabından Kafirun Suresi Tefsiri aşağıdadır.

Kafirun Suresi 1-6. Ayet Tefsiri

Tevhid ilkesinin sembolü olarak Mekke döneminin ilk yıllarında inen bu sûrede Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin ayrı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi arasında bir benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla ikisinin birlikte bulunmasının, iki inanç arasında bir uzlaşmaya gidilmesinin mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmiştir. Bazı müfessirlere göre 2-3. âyetlerde, gelecekte Hz. Peygamber’in müşriklerin taptığına tapmayacağı, onların da Hz. Peygamber’in taptığına tapmayacakları ifade edilmiş; 4-5. âyetlerde ise halihazırda da onların tutumlarının farklı olmadığı bildirilmiştir. Ancak Şevkânî bu yorumu reddetmekte, 4-5. âyetlerin 2-3. âyetlerdeki gerçeği pekiştirdiğini söylemekte; bu tekrarlara dil kurallarından ve Arap şiirinden örnekler getirmekte, Hz. Peygamber’in hadislerinde de benzer tekrarların bulunduğunu ifade etmektedir (bk. V, 599-600). Bizim tercihimiz de bu yöndedir. Zira 2-3. âyetlerde Hz. Peygamber’in şahsında müminlerin sadece bir Allah’a kulluk etmeleri emredilmiş, Allah’a ortak koşanlarla gerek inanç gerekse ibadet bakımından hiçbir şekilde benzerliklerinin bulunmadığı vurgulanmıştır. 4-5. âyetlerde ise Hz. Peygamber’i kendi dinlerine döndürmek isteyen putperestlerin ümidini kırmak maksadıyla söz tekrar edilmiştir. “Sizin dininiz size, benim dinim banadır” şeklinde tercüme ettiğimiz 6. âyet, daha geniş kapsamlı ve daha vurgulu bir şekilde önceki âyetleri tekit eder ve bu iki din arasında uzlaşmanın olamayacağını gösterir. Zira bu iki dini uzlaştırmak, hak ile bâtılı uzlaştırmak anlamına gelir. Son âyetten din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün esas olduğu, kimsenin herhangi bir dine girmeye zorlanamayacağı anlamının da çıkarılabileceğini düşünen bir kısım müfessirler bu âyetin müşriklere karşı savaşılmasını emreden âyetle (bk. Tevbe 9/36) neshedildiğini yani hükmünün kaldırıldığını ileri sürmüşlerdir. Ancak bizim de katıldığımız görüşe göre âyetin hükmü kaldırılmamıştır; çünkü burada bir emir veya yasak değil, bir vâkıanın tesbiti ve ifade edilmesi (haber) söz konusudur; haber ise Allah’tan olduğu için gerçektir, hükmü değişmez (bk. Şevkânî, V, 600). Bu âyet, bir vâkıa tesbiti olduğu ve müslümanların zayıf durumda bulundukları bir dönemde indiği için ondan din ve vicdan özgürlüğü anlamının çıkarılamayacağı da düşünülebilir. Kuşkusuz İslâm’da din, vicdan ve ibadet özgürlüğü vardır; ancak bu özgürlükler Medine döneminde inen âyetlerde ifade edilmiş, müslümanların hâkim oldukları zaman ve mekânlarda uygulanmış, hayata geçirilmiştir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: Sayfa:704-705

Kafirun Suresi Hakkında

Mekke döneminde Mâûn sûresinden sonra nâzil olmuştur. Altı âyet olup fâsılası د، م، ن harfleridir. İlk âyeti kâfirlere hitapla başladığı için bu adı almıştır. Sûreye Mukaşkışe ismi de verilir. Bu kelime, “bazı bulaşıcı hastalıkları tedavi etme” anlamındaki “kaşkaşe” kökünden türemiş olup burada “şirk ve nifaktan uzaklaştıran” anlamındadır. Kâfirûn sûresine ayrıca Münâbeze, Berâet, İbâdet, Din ve İhlâs adları da verilmiştir. Öte yandan İhlâs ve Kâfirûn sûreleri İhlâseyn (iki İhlâs) şeklinde de anılmaktadır.

Kâfirûn sûresinin nüzûl sebebi hakkındaki rivayetlere göre Kureyş’in önde gelenlerinden bir grup Hz. Peygamber’e gelerek şöyle söylemişlerdir: “Ey Muhammed! Bir yıl biz senin ilâhına tapalım, bir yıl da sen bizim ilâhımıza tap; böylece anlaşmış oluruz. Eğer senin bildirdiklerin bizim inandığımızdan daha doğru ise ondan biz de istifade etmiş oluruz; bizim taptığımız senin taptığından hayırlı ise bu takdirde sen ondan faydalanmış olursun”. Fakat Resûlullah, “Kendisine şirk koşmaktan Allah’a sığınırım” diyerek bu teklifi reddetmiş, bunun üzerine sûre nâzil olmuştur (Vâhidî, s. 343-344).

Sûrenin muhtevası dikkate alındığında, özellikle İslâm inanç sisteminin temelini oluşturan tevhid ilkesi üzerinde durularak yalnızca Allah’a ibadet edilmesi ve O’na ortak koşulmamasının vurgulandığı görülür. Ayrıca Hz. Peygamber’in dilinden onun ibadetinde şirk unsurunun bulunmadığına dikkat çekilmektedir. Sûrede aynı zamanda din ve ibadet özgürlüğü çerçevesinde hiç kimsenin bir başkasının ibadetini engelleme hakkının bulunmadığına işaret edilmektedir. Sûrenin sonunda yer alan, “Benim dinim bana, sizin dininiz size” ifadesi müşriklerin tavırlarından kesinlikle uzak durmayı vurgular. Nitekim bu hususun daha sonra nâzil olan bazı Mekkî sûrelerde de tekrarlandığı görülür (meselâ bk. Yûnus 10/41, 104).

Kâfirûn sûresi Hz. Peygamber’in namazlarda sıkça okuduğu sûreler arasında yer alır. Onun sabah ve akşam namazlarının sünnetlerinde, tavaf namazında ve vitir namazından sonra oturarak kıldığı iki rek‘atlık namazda İhlâs ve Kâfirûn sûrelerini okuduğu rivayet edilmiştir (Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 98; İbn Mâce, “İķāmetü’ś-śalât”, 102, 112; Tirmizî, “Ĥac”, 43; Nesâî, I, 340, 447; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, II, 391; III, 33). Resûlullah’ın bir sahâbîye yatağına girerken Kâfirûn sûresini okumasını öğütlediği de nakledilir (Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 23; Tirmizî, “DaǾavât”, 22). Bazı kaynaklarda yer alan, “Kim Kâfirûn sûresini okursa Kur’an’ın dörtte birini okumuş sayılır; okuduğu bu sûre onu şeytanın aldatmasından korur …” anlamındaki hadisin (Zemahşerî, IV, 293) sahih olmadığı belirtilmektedir (Muhammed et-Trablusî, I, 1058; sûrenin fazileti hakkında nakledilen ve sahih olmayan diğer rivayetler için bk. İbn Arrâk, II, 84-85; Abdülhay el-Leknevî, s. 104, 107, 109, 110, 111, 112, 113, 115, 116).

Kâfirûn sûresine dair bazı çalışmalar yapılmış olup İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Tefsîru süveri’l-Kâfirûn ve’l-MuǾavviźeteyn’i (nşr. Muhammed Hâmid el-Fıkī, Beyrut 1949), Celâleddin ed-Devvânî’nin Tefsîru sûreti’l-Kâfirûn’u (bk. bibl.) ve Seyid Ali Topal’ın Kâfirûn Sûresi Tefsiri adlı yüksek lisans tezi (bk. bibl.) bunlar arasında sayılabilir. Devvânî’nin çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunan risâlesi Cevdet Akbay tarafından Celâleddîn ed-Devvânî ve Tefsîru Kul yâ eyyühe’l-kâfirûn adıyla tahkik edilmiştir (yüksek lisans tezi, 1987, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

BİBLİYOGRAFYA:

Dârimî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 23; Müslim, “Śalâtü’l-müsâfirîn”, 98; İbn Mâce, “İķāmetü’ś-śalât”, 102, 112; Tirmizî, “Feżâǿilü’l-Ķurǿân”, 10, “DaǾavât”, 22; “Ĥac”, 43; Nesâî, es-Sünen, Beyrut 1411/1991, I, 340, 447; Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, es-Sünenü’l-kübrâ, Haydarâbâd 1344, II, 391; III, 33; Taberî, CâmiǾu’l-beyân (Bulak), XXX, 213-214; Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, Kahire 1378/1959, s. 343-344; Zemahşerî, el-Keşşâf (Beyrut), IV, 292-293; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-mesîr, IX, 252-254; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîĥu’l-ġayb, XXXII, 136-148; Devvânî, Tefsîru sûreti’l-Kâfirûn (Ŝelâŝü resâǿil min muśannefâti’d-Devvânî içinde, nşr. Seyyid Ahmed Toyserkânî), Meşhed 1411, s. 35-67; İbn Arrâk, Tenzîhü’ş-şerîǾa, II, 84-85; Muhammed et-Trablusî, el-Keşfü’l-ilâhî Ǿan şedîdi’ż-żaǾf ve’l-mevżûǾ ve’l-vâhî (nşr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr), Mekke 1408, I, 1058; Abdülhay el-Leknevî, el-Âŝârü’l-merfûǾa fi’l-aħbâri’l-mevżûǾa (nşr. Ebû Hâcer M. Saîd b. Besyûnî Zağlûl), Beyrut 1405/1984, s. 104, 107, 109, 110, 111, 112, 113, 115, 116; Seyid Ali Topal, Kâfirûn Sûresi Tefsiri (yüksek lisans tezi, 1998), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür.yer.

Kâmil Yaşaroğlu


Bu sayfayı sevdiklerinle paylaşarak bize destek olmak ister misin?

TwetlePaylaşPinterestRedditTumblrLinkedin

Kafirun Suresi ile ilgili yorum yap




Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Suresi.com.tr - 2020