Suresi.com.tr

Ana sayfa » » Kevser Suresi

Kevser Suresi

Kevser Suresi, Mekke döneminde inmiştir. Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir.3 âyettir. Kevser, çok hayır, bereket demektir. Cennette Hz. Peygambere mahsusbir havuzun da adıdır.

İçindekiler

Kevser Suresi Arapça Oku

Kevser Suresi Arapça yazılı olarak okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

Kevser Suresi Arapça 1. Sayfa

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ١فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ٢اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ٣

Kevser Suresi Arapça Dinle

Kevser Suresi Arapça Dinle, Kevser Suresi’ni Abdulbaset Abdussamed’den Arapça dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kevser Suresi Türkçe Oku

Kevser Suresi Türkçe latin alfabeysiyle yüzünden okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kevser Suresi Türkçe 1. Sayfa

    Bismillahir rahmanir rahim.

  1. İnna a’taynakel kevser.
  2. Fe salli li rabbike venhar.
  3. İnne şanieke huvel ebter.

Kevser Suresi Türkçe Meali Oku

Kevser Suresi Türkçe Meali okumak için lütfen sayfayı aşağı kaydırın.

    Kevser Suresi Türkçe Meali 1. Sayfa

    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. Muhakkak Biz, sana Kevseri’i verdik.
  2. Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!
  3. Doğrusu sana kin besleyendir soyu kesik olan!

Kevser Suresi Türkçe Meali Dinle

Kevser Suresi Türkçe Meali Dinle, Kevser Suresi Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN’in Türkçe Mealini, Ahmet DENİZ’den dinlemek için lütfen Play ▶️ butonuna basın.

Kevser Suresi Konusu

Kevser Suresi konusu, Sûrede Hz. Peygamber’e dünya ve âhirette verilen nimetlerden bahsedilmekte, kendisine Allah’a kulluk etmesi ve kurban kesmesi emredilmektedir. Ayrıca ona düşmanlık edenler kınanmaktadır.

Kevser Suresi Nuzül

Mushaftaki sıraya göre yüz sekizinci, iniş sırasına göre on beşinci sûredir. Âdiyât sûresinden sonra Tekâsür sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayetler de vardır (bk. İbn Âşûr, XXX, 571).

Kevser Suresi Fazileti

Kevser Suresi fazileti,

Kevser Suresi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Kevser Suresi Kur’an-ı Kerim’de kaçıncı sayfadadır?

Kevser Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 602. sayfada yer alır.

Kevser Suresi kaç ayettir?

Kevser Suresi, 3 ayetten oluşur.

Kevser Suresi hangi cüzde yer alır?

Kevser Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 30. cüzde yer alır.

Kevser Suresi kaç sayfadır?

Kevser Suresi, Kur’an-ı Kerim’de 1 sayfa içinde yer alır.

Kevser Suresi Tefsiri

Kur’an Yolu Tefsiri kitabından Kevser Suresi Tefsiri aşağıdadır.

Kevser Suresi 1-3. Ayet Tefsiri

Kevser kelimesi “çokluk” mânasına gelen “kesret” kökünden türemiş olup çok değerli ve çok önemli şeyleri ifade eder. Tefsirlerde kevser, “çok hayır, Kur’ân-ı Kerîm, Kur’an’la ilgili ilimler ve mümine dinî hayatında tanınan kolaylıklar, peygamberlik, makam-ı mahmûd (bk. İsrâ 17/79), cennetteki bir nehir veya havuz, Hz. Peygamber’in nesli, ashabının ve ümmetinin çokluğu, duasının kabul olması, şanının yüceliği, başkasını kendine tercih etme, kalbin nuru, şefaat, mûcizeler, kelime-i tevhid, din konusundaki bilgi, beş vakit namaz, İslâm dini” gibi çeşitli anlamlarda yorumlanmıştır (bk. Taberî, XXX, 208-209; Şevkânî, V, 593). Ancak biz, bunlar içinde Şevkânî’nin de uygun bulduğu, “çok hayır” anlamına uygun düşen “bitip tükenmez iyilik” şeklindeki kapsamlı anlamı tercih ettik. Râzî, buradaki kevser kelimesiyle Duhâ sûresinden buraya kadar doğrudan veya dolaylı ifadelerle Cenâb-ı Hakk’ın, resulüne lutfettiği, her biri dünyalara değer nimetlerin, şan ve şeref sebeplerinin kastedildiğini belirterek, dolaylı bir ifadeyle ona, “Sen de bu lutufkâr rabbine ibadet etmek ve kullarını kendileri için en iyi olan yola çağırmakla meşgul ol” buyurulduğunu söyler. Aynı müfessire göre kevser kelimesi, Allah’ın, Resûl-i Ekrem’i düşmanlarına karşı koruyup kendisine zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı yönünde müjdeler de içermektedir (daha fazla bilgi ve başka yorumlar için bk. Râzî, XXXII, 119-128). Erkek çocuğu yaşamadığı için kendisine “sonu yok, nesli kesik” diyen müşriklerin sözlerinden dolayı üzülmüş olan Hz. Peygamber’e kevser, yani bitip tükenmez nimetler verildiği müjdelenerek üzüntüsü giderilmiş, müşriklerin bu konudaki dedikoduları reddedilmiş ve Hz. Peygamber’in şanının yüceliği gösterilmiştir. 2. âyette, kendisine pek çok hayır lutfedilmiş olan Hz. Peygamber’in bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere sadece Allah’a yönelerek namaz kılması ve O’nun rızâsı için değerli mallarından kurban kesmesi emredilmiş; bu suretle putlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silip tevhid inancını yerleştirmesi ve kesilen kurbanlar sayesinde sosyal yardımın sağlanması amaçlanmıştır. Bilindiği gibi namaz, azdan çoğa göre arttırılarak Mekke döneminde, yaygın kanaate göre hicretten üç yıl kadar önce gerçekleşen mi‘rac olayı sırasında farz kılınmış; kurban ibadeti ise Hz. Peygamber tarafından hicretten iki yıl sonra uygulanmaya başlanmıştır. Bu âyette geçen namazın beş vakit namaz mı, bayram namazı mı olduğu konusunda farklı tesbit ve değerlendirmeler vardır. Âyetteki kurbanın da vâcip veya sünnet kurban mı yoksa nâfile de dahil mutlak kurban mı olduğu tartışmalıdır. Bize göre âyette vurgulanan husus, belli bir namaz ve kurban olmayıp bütün namaz, kurban ibadetlerinin, yalnızca Allah’a, bütün nimetlerin sahibine özgü kılınması, yalnızca rabbe ibadet edilmesidir. “Kurban kes” diye çevirdiğimiz cümleye, “Namaz kılarken göğsün kıbleye dönük olsun, tekbirlerde ellerini göğüs hizasına kadar kaldır” mânaları da verilmiştir (Şevkânî, V, 594). Araplar erkek çocuğu olmayan kimseyi “sonu yok, soyu kesik” gibi sıfatlarla niteler ve bu tür lakaplarla anarlardı. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber’in erkek çocukları ölünce müşrikler onu da ebter lakabıyla anmaya başlamışlar ve “Bırakın onu; o, sonu gelmeyecek, soyu kesik bir adamdır!” diyerek hakaret etmek istemişlerdir (bk. Taberî, XXX, 212). İşte 3. âyet, onların bu davranışlarını kınamakta, her ne kadar erkek çocukları bulunsa da asıl soyu kesileceklerin kendileri olduğunu haber vermektedir. Çünkü onlar kıyamete kadar lânetle anılırken Hz. Peygamber rahmetle anılmakta, ismi dünyanın her tarafında günde beş vakit ezanda Allah’ın adıyla birlikte okunmaktadır. Mekke putperestleri, olayların sadece dış yüzüne baktıkları için Hz. Peygamber’i arkasız ve güçsüz, kendilerini kalabalık ve güçlü görür ve buna dayanarak Resûl-i Ekrem’in davasının sonuçsuz kalacağından emin olduklarını söylerlerdi. Ama –Râzî’nin ifadesiyle– “Allah durumu onların aleyhine çevirdi; asıl güçlü olanın, Allah’ın destekledikleri ve güçsüz olanların da Allah’ın zillete uğrattıkları olduğunu bildirdi. Böylece kesret ve kevser (geniş topluluk ve bol nimet) Hz. Muhammed’in olurken ona düşman olanların payına da ebterlik, alçalış ve zillet düştü” (XXXII, 134). Bu ifadeler, dolaylı olarak Hz. Peygamber’in yolunu izleyen, inanç ve kararlılığını devam ettiren müminler için de bir müjdedir. Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt:5 Sayfa:700-702

Kevser Suresi Hakkında

Mekke döneminde Âdiyât sûresinden sonra nâzil olmuştur. Medine’de indiğini söyleyenler varsa da sûrenin muhtevası ve üslûbu bu ihtimalin zayıf olduğunu gösterir (M. İzzet Derveze, I, 183). Adını ilk âyette geçen kevser kelimesinden almıştır. İkinci âyette kurban kesmeden söz edildiği için bazan Nahr sûresi adıyla da anılmıştır. Üç âyetten ibaret olup Kur’an’ın en kısa sûresidir. Fâsılası ر harfidir.

Tefsirlerde kaydedildiğine göre sûre, Âs b. Vâil’in Mekkeli müşriklere Hz. Peygamber’den “nesli kesik” (ebter) diye bahsetmesi yahut Kureyş müşriklerinin Kâ‘b b. Eşref’e kendilerinin daha üstün olduğunu söyleyerek Resûl-i Ekrem’i yine aynı olumsuz sıfatla nitelemeleri veya Hz. Peygamber’in erkek çocuğunun vefatı üzerine düşmanlarının onun soyunun devam etmeyeceğini belirtmeleri üzerine nâzil olmuştur (Taberî, XXX, 212, 213; Süyûtî, s. 221). Müfessirlerin çoğunluğu tarafından zayıf kabul edilen, 2. âyetinin Hudeybiye’de nâzil olduğu yolundaki rivayet dikkate alınmazsa bazı müşriklerin Resûl-i Ekrem’e soyunun devam etmeyeceği yolunda dil uzattıkları, rivayetlerdeki isim farklılıklarının bundan kaynaklandığı ve Hz. Peygamber’i teselli etmek üzere bu sûrenin indirildiği söylenebilir.

Kevser sûresinin ilk âyeti Hz. Peygamber’e kevser verildiğini ifade etmektedir. Kevser kelimesi sözlükte sıfat olarak “çok, pek çok”, isim olarak da “iyilik ve hayır” anlamına gelir. Peygamber’e bahşedildiği belirtilen kevserin ne olduğu konusunda geniş açıklamalar vardır. Hadislerde kevser Allah’ın Resûl-i Ekrem’e vermeyi vaad ettiği cennette bir ırmak olarak anılmış ve onun özellikleri hakkında geniş tasvirlere yer verilmiştir. Yine hadis kaynaklarında tasvir edilen cennetteki havzın da kevserin bir uzantısı olup kevser adıyla anıldığı ifade edilmiştir (bk. HAVZ-ı KEVSER). Diğer taraftan âlimler, kevserin sözlük anlamı yanında İbn Abbâs’ın hadislerdeki kevseri Allah’ın peygamberine verdiği hayırlardan sadece biri olarak anmasından hareketle (Buhârî, “Riķāķ”, 53) onu nübüvvet, Kur’ân-ı Kerîm, İslâm dini, İslâm âlimleri, ümmetinin çokluğu, güzel ahlâk, ilim, şefaat hakkı, dualarının makbul olması gibi Resûl-i Ekrem’in nâil olduğu mânevî lutuflar olarak da yorumlamışlardır (Taberî, XXX, 208-209; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 124-128).

Sûrenin 2. âyetinde rab için namaz kılınıp “nahr” yapılması emredilmektedir. Müfessirler, buradaki namazın farz namazlar yahut kurban bayramı namazı veya genel anlamda namaz olduğunu, sözlükte “göğüs hizasına getirmek, boğazlamak; göğsün boyun tarafına gelen boğaz çukuru” anlamına gelen nahrın da kurban kesmek yahut daha zayıf bir ihtimalle namazda elleri bağlamak veya namaza başlarken elleri kaldırıp tekbir getirmek olabileceğini belirtmişlerdir. Âyetin bu anlamlara işaret ettiği düşünülebilirse de bağlamı dikkate alındığında burada Peygamber’den, kendisine bahşedilen hayırlar karşılığında bütün şükür biçimlerini kapsayan namaz ve kurban ibadetlerini yerine getirmesinin istendiğini söylemek daha uygun görünmektedir (Fahreddin er-Râzî, XXXII, 119-128; Elmalılı, IX, 6193-6208).

3. âyet, asıl soyu kesik olanın Peygamber’e kin besleyip ona dil uzatan kimse olduğunu belirtir. Allah, Hz. Muhammed’e erkek çocuklar vermiş, fakat bu çocukların vefat etmesi onun son peygamber olması, hilâfetin de ümmetin tercihine bırakılması gibi birtakım hayırlı sonuçlar doğurmuştur. Ayrıca neslinin devam etmeyeceğini söyleyen düşmanları yok olup giderken onun soyu kızı Fâtıma ile devam ettiği gibi kendisine inanan ümmeti de büyük sayılara ulaşmıştır.

Müfessirler, namazı ciddiye almamanın veya namazda gösteriş yapmanın ve cimriliğin yerildiği Mâûn sûresinden sonra mushafta yer alan Kevser sûresinin, verdiği nimetler karşılığında yalnız Allah için namaz kılmaya ve kurban kesmeye dikkat çekmesi sebebiyle Mâûn sûresinin bir tür mukabili olduğunu söylemişlerdir. Şam’da Emeviyye Camii’nde ikindi namazından sonra Kevser sûresinden Kur’an’ın sonuna kadar olan sûrelerin okunduğu, daha çok ezberi iyi olmayanlarla çocukların katıldığı kıraat halkasına Kevseriyye denirdi (DİA, XI, 110).

Kevser sûresi hakkında yazılan eserlerden bazıları şunlardır: Ömer b. Muhammed el-Âmidî, Tefsîru sûreti’l-Kevŝer (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3796); Yâsîn b. Hamza b. Ebü’ş-Şihâb, Tefsîru sûreti’l-Kevŝer (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1964); Şemseddin Muhammed et-Tebrîzî, er-Risâle fî tefsîri sûreti’l-Kevŝer (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2754); Burhâneddin İbn Ebû Şerîf, Tefsîru sûreti’l-Kevŝer (Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye, nr. 5881); Sirâceddin İbn Nüceym, el-Ǿİķdü’l-cevher fi’l-kelâm Ǿalâ sûreti’l-Kevŝer (Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1582/3, vr. 73-94); İbnü’l-Bennâ el-Merrâküşî, Tefsîru sûreti’l-Kevŝer; Abdülmecîd Hâmid Subh, Min feyżi sûreti’l-Kevŝer (Mansûre 1984); Muhammed Fatih Kesler, Kur’ân-ı Kerim’de (Mâun ve Kevser Sûrelerinde) İnsan Tipleri (İstanbul 1995).

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, II, 112; Buhârî, “Riķāķ”, 53; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 123; Tirmizî, “Śıfatü’l-cenne”, 10, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 108; Taberî, CâmiǾu’l-beyân (Bulak), XXX, 207-213; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîĥu’l-gayb, XXXII, 117-135; Süyûtî, Esbâbü’n-nüzûl, Kahire 1986, s. 221; Âlûsî, Rûĥu’l-meǾânî, XXX, 244-249; Elmalılı, Hak Dini, IX, 6172-6214; M. İzzet Derveze, et-Tefsîrü’l-hadîs: Nüzul Sırasına Göre Kur’ân Tefsiri (trc. Şaban Karataş v.dğr.), İstanbul 1997, I, 183-185; J. Horovitz – L. Gardet, “Kawґћwar”, EI² (İng.), IV, 805-806; Ahmet Özel, “Emeviyye Camii”, DİA, XI, 110.

İlyas Üzüm


Bu sayfayı sevdiklerinle paylaşarak bize destek olmak ister misin?

TwetlePaylaşPinterestRedditTumblrLinkedin

Kevser Suresi ile ilgili yorum yap




Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. Suresi.com.tr - 2020